30 Temmuz 2008 Çarşamba

ÇİN TAVUĞU VE MISIRLI PİLAV


Uzun zamandır pasta, kurabiye işlerine kaptırmış gidiyorum. Hava sıcak da olunca yemek tarifleri hepten ihmal edilir duruma geldi. Ben de eski blogumda Dünya mutfağı etkinliğine gönderdiğim bir tarifin buradaki yerini alması gerektiğine karar verdim.
Bu tarif uzun zamandır yaptığım ve zevkle yediğimiz bir tarif.

Çin tavuğunu çeşit çeşit yapanlar var. Ben bu tarifi 10 sene kadar önce bir aşçıdan almıştım. Tarife gelince;
Malzemeler:
1 kg ince tavuk göğsü
2 yemek kaşığı mısır nişastası
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı köri
4 yemek kaşığı soya sos
1 adet kabak
1 adet havuç
1 yemek kaşığı susam
1 yumurta akı
tuz, karabiber

Hazırlanışı; Tavuk göğsü ince şeritler halinde doğranır. Nişasta, yağ, soya sos, yumurta akı, köri, tuz ve karabiber karıştırılır, bulamaç haline getirilir. Doğranan tavuk göğsü bu karışımın içine konulur karıştırılır ve dinlendirilir. Daha sonra tavuklar kavrulur, tavukların rengi beyazlayınca 1 kaşık susam katılır, kavurmaya devam edilir.

Kabak ve havuç ince uzun rendelenir, tavukların pişmesine yakın ilave edilir ve 5-10 dakika daha kavurulur.
Mısırlı pilav için uzun uzun nasıl pilav yapıldığını anlatmayacağım, merak etmeyin:-))))
Ben pirinci kavurarak yaparım pilavı, konserve mısırı da pirinci kavurup suyunu koyduktan sonra ilave ediyorum. Özellikle çocuklar bu pilava bayılıyor.
Afiyet olsuuuuuun.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

ZEYTİNLİ EKMEK



Geçen Nisan'da ekmek makinemi aldığımdan beri çeşit çeşit ekmek denemeleri yaptım; zeytinlisi, cevizlisi, sosislisi, haşhaşlısı... Hepsinin tarifini zaman içinde yazacağım...Ama hepsinin ortak bir özelliği var; pişerken yaydıkları muhteşem koku...Hele sabahları pişmekte olan ekmeğin kokusuyla uyanmak yok mu...Hani çizgi filmlerde kıvrıla kıvrıla gelip burnu gıdıklayarak uyandıran koku dumanı vardır ya, aynen onun gibi uyandırır ekmek kokusu...

Birgün markette alışveriş yapıyoruz, birden o muhteşem koku geldi burnuma, "ekmek kokuyor, burada ekmek pişiyo kesin" diye havayı koklaya koklaya ekmek makinasının tanıtımının yapıldığı standda buldum kendimi...Tanıtımı yapan kızların gülmesiyle kendime geldim:-))

Lafı uzatmayalım, gelelim burnumu makineye dayayarak pişirdiğim ekmeklerden biri olan zeytinli ekmeğin tarifine;

1+1/8 kap ölçek su (oda sıcaklığında)
2 yemek kaşığı zeytinyağ
3 kap ölçek un
2 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1+1/4 tatlı kaşığı maya (aktif kuru)
1/2 kap ölçek siyah zeytin (doğranmış)
1/2 kap ölçek yeşil zeytin (doğranmış)

Zeytinler hariç malzemeler sırasıyla makineye konur. Normal ekmek (1) programında, kabuk rengi orta, 900 gr. Başlata bas veee işte sihir başlıyoor. İkinci yoğurma döngüsü başlarken makine bip sinyali vermeye başladığında zeytinler ilave edilir ve 3 saatin sonunda afiyetle yeniliiir.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

TUTKU KURABİYESİ


Ben geldiiiiiiimm. Sonunda her sayılı gün gibi minik tatilimin günleri de bitti ve döndüm. Kısa süreli de olsa tatil tatildir. Tüm sorunları kafadan atmış olmak, televizyon seyretmemek, açık hava bol güneş, yüzmek...Aylardır musallat olan uykusuzluk illetinden bile tatil boyunca eser kalmadı. Önümüzdeki iki hafta boyunca işte beni bekleyen yoğun tempoyu düşünecek olursak bu kısa tatil doping oldu resmen.

Yokluğumda iyi eğitilmiş blogger yazılarımı sizlerle buluşturmaya devam etti ( ev işlerini yaptırabilmek için de bir ayarlama bulursam tam süper olacak, bulursam sizlerle mutlaka paylaşırım:)))
Bu süre içinde yorumlarını paylaşan, doğum günümü içtenlikle kutlayan herkese çok ama çoook teşekkürler. En kısa sürede ben de iade-i ziyarete geleceğim söz:-))

Gelelim tutku kurabiyeye, bu ismi vermemin iki nedeni var, birincisi tutku adıyla satılan kurabiyelere benzemesi (gerçi o biraz daha bisküvi kıyırlığında, kıyırlık, nasıl kelime ama:-))) neyse siz anladınız) ikincisi ise tutkuyla bağlanılabilecek bir lezzet olması:-)))

Çocukların kurabiye krizine girdiği bir gün yapmıştım bu kurabiyeleri, çoğu zaman olduğu gibi tarifle birazcık oynayarak ama sizlere aktarabilmek ( ve de daha sonra tekrar aynı lezzeti yakalayabilmek) için ölçüp tartıp bir yerlere not alarak...


Malzemeler;


  • 1 yumurta

  • 2 yemek kaşığı sıvı krema

  • 1 yemek kaşığı mısır nişastası

  • 150 gr. margarin (oda sıcaklığında)

  • 1/2 su bardağı pudra şekeri

  • 2,5 su bardağı un

  • 1 çay kaşığı vanilya

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1 tutam tuz

  • Nutella

Önce yumurta, krema, tuz ve margarini karıştırıyoruz. Mısır nişastası ve pudra şekerini ilave edip karıştırdıktan sonra vanilya, kabartma tozu ve unu eleyerek ekliyoruz. Yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur elde ediyoruz. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartarak avcumuzda yassılaştırıyoruz, orta kısmına 1 çay kaşığı Nutella koyuyoruz ve kapatıyoruz. Yağlı kağıda dizdiğimiz kurabiyeleri 170 'de hafif pembeleşene kadar pişiriyoruz.


Nutellanın başdöndürücü akışkan kreması ile uyumlu kıyır kıyır kurabiyeleri sıcakken yerseniz tadını daha yoğun alabilirsiniz.


Ben hamurun yarısını ayırıp damla çikolata ilave ettim. İki farklı şekil de birbirinden lezzetli oldu.
Afiyet olsuuuun.

24 Temmuz 2008 Perşembe

DAMALI PASTA


Çocukluğumda anneannemin komşusu yapardı bu pastayı, o zamanlar hayran kalmış ve bir o kadarda şaşırmıştım. Seneler sonra öğrendim nasıl yapıldığını, aslında çok da kolaymış... Günümüzde herşeyin kestirmesi ve kolayı olduğu gibi bu pasta için de kalıplar yapılmış, ama bana sorarsanız tamamen gereksiz bir masraf. Şöyle ki; bu pastayı yapmak için biri kakaolu biri sade iki tane pandispanya ya ihtiyacımız var, ister kendiniz yapın ister hazır pastabanlardan kullanın. Kekleri ortasından kesip, her katı aşağıda resimlediğim gibi iki farklı büyüklükte kase yardımıyla kesin. Sonra bir kakaolu bir sade olacak şekilde iç içe geçirin. İç içe geçirirken de arasına krema sürerseniz keserken parçalarda hiç ayrılma olmaz.




Katların arasına krema sürüp ( isterseniz damla çikolata, muz vs. koyabilirsiniz) ikinci katı kapatırken kakaolu parçanın üzerine sadenin denk gelmesine dikkat edin. Bu şekilde pastayı tamamladıktan sonra üzerini dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.


Afiyet olsuuuuuunn.

22 Temmuz 2008 Salı

BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM


İyki doğğğduuum beeennn, iyki doğdum beeeeen, iyki doğdum, iyki doğdum, iyki doğduuum beeeeeen:-))) (bilgisayarınızın ayarlarıyla oynamayın, yazım hataları şarkı formatında düşünmekten ve şarkı efekti yaratmak için bilinçli olarak yapılmıştır, okurken siz de melodili okudunuz dii miii:-)))

Bugün benim doğum günüm. kocamaaan oldum. Yirmilere gelene kadar bir türlü geçmek bilmeyen zamanın, yirmilerden sonra su gibi akıp giderken otuzlarda depar atmaya başlaması ne üzücü. Tam da hayatı anladım, öğrendim sindire sindire yaşayayım derken hoooop kayıp gidiyor zaman. "Daha doğumgünümü yeni kutlamamış mıydım ben?" Yaşlandıkça zamanın hızına yetişemez mi oluyoruz ne?

Olsuun yaşam her haliyle her zaman güzel, yeter ki yaşamayı, keyifle, sindire sindire yaşamayı bilelim.



Aslında doğumgünüm için kendime bir pasta yapmayı ve burda onun resmini yayımlamayı planlamıştım. Tatil planlarında ufak bir değişiklik yapıp bu tarihte mini bir bir tatil yapmaya karar verince pasta suya, ben denizeeeeee. Siz bu satırları okurken ben kızgın kumlardan serin sulara atlıyor olacağım hehehheeehheee.

Yeterince Ankara'yı bekledim dii mi ama, ufak bir kaçamağı hakettim, bu da benim doğumgünü hediyem olsun:-)))

20 Temmuz 2008 Pazar

MAHLEPLİ KURU PASTA


Madem bu sıcakta Ankara'yı bekliyorum bari eski blogumda kalan tarifleri de buraya taşıyayım artık dedim ve yeni tariflerin arasına birer ikişer eski tariflerimi de eklemeye karar verdim, ta ki hepsi bir sayfada buluşuncaya kadar... Derkeen planlarda ufak bir değişiklik oldu ve 5 günlük minik bir tatil için Kemer'e gitmeye karar verdik. Ama bu sürede yayımlanması gereken postları tarihlerine göre ayarladım ve ben yokken de hep aynı tarifi görmek zorunda kalmayacaksınız:-)
(laf aramızda aslında bu yazıda ben tatildeyken yayımlanacak:-)))))))))

Eveeet gelelim kuru pastamıza...

Çayın yanında mis gibi kıyır kıyır kuru pasta, hem de malepli. Mahlebin daha pişerken fırından yaydığı kışkırtıcı koku rejim, perhiz falan dinlemiyor...
İşte hiç tereddütsüz misafirlerinize hazırlayabileceğiniz pratik bir tarif. Yalnız şekil verirken çok özenmeyin ki hazır almadığınıza, sizin yaptığınıza inandırmak için yemin billah etmenize gerek kalmasın:-)))


Malzemeler:

2 bardak un
1 kahve fincanı sıvı süt kreması
120 gr. margarin (yumuşak)
1,5 tatlı kaşığı mahlep
1/2 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta (sarısı üzerine sürülecek, akı ile de renkli bezeler yapılabilir, onun tarifi de yakında...)
Üzerini süslemek için çörekotu, susam veya mavi haşhaş
Yapılışı:
Oda sıcaklığında yumuşatılmış margarin, sıvı krema (ben genellikle Pınar'ın 200 ml.lik paketini tercih ediyorum), tuz ve mahlep iyice karıştırılır. Un elenerek bu karışıma katılır, unun cinsi kıvamı etkileyeceğinden unu azar azar eklemekte fayda var. Hamurun kıvamı tok, çocukların oyun hamuru kıvamında olmalı (ikiz annesi olunca tarifler de böyle oluyor işte:-)).
Hamur, stretch filme sarıp 1 saat buzdolabında bekletilir. Şekil vermek için ister küçük parçalar kopartarak pastanelerdeki gibi şekil verebilir isterseniz hamuru yarım cm. kalınlığında açıp kurabiye kalıplarıyla keserek şekil verebilirsiniz.
Kurabiyeler yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir (şu yağlı kağıdı icat edenden Allah razı olsun). Üzerine yumurta sarısı sürülerek isteğe göre çörekotu, susam veya mavihaşhaş serpilir. Mavi haşhaş lezzet olarak gerçekten çok yakışıyor. 170 C'lik fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 20 dak. pişirilir.
Dilerseniz mahlep yerine kırmızı biber de koyabilir ya da sade yapabilirsiniz.

Afiyet olsuuuun...

18 Temmuz 2008 Cuma

HEDİYELİK KURABİYELER

Hayatın koşturmacası insanı bazen istemese de hazırcılığın kollarına bırakır. Yemek yapmaya fırsat bulamayız, çıkar hazır alır yeriz. Öremeyiz, dikemeyiz hazır alırız. Çünkü vaktimiz yoktur, sabrımız kalmamıştır ya da zaman, evet hiç bir şeye yetiştiremediğimiz zamanı böyle şeylere harcamak istemeyiz. Sevgimizi, minnetimizi göstermek için bile hazır alınmış bir buket çiçeğin arkasına saklanırız bazen.

Çocukluğumuzda kendi ellerimizle hazırladığımız kartların, resimlerin annemiz için ne kadar kıymetli olduğunu, senelerce çekmecesinde saklandığını unuturuz.

Bir an gelir ki herşeyin hazırına kendimizi kaptırdığımızı anlarız ve yeniden kıymetlenir evde yapılan pastalar, börekler ve kendi elimizle hazırlanan hediyeler.
Benim çocukluğumda eve gelen misafire pastane işi hazır birşeyler çıkartmayı ayıp sayardı büyükler, evde hazırlananlar her zaman tercih edilirdi.
Bu yayımlanması gecikmiş kurabiyeler de Bücürkent Anaokulu'nun annelergünü için hazırlanmıştı. Anneler gününde genelde çocuklar annelere hediye verir. Ama bu sefer anneler evde birşeyler hazırlayıp getirecek diğer annelere ve çocuklara ikram edecekti.



Biz de çocuklar için hayvan figürlü, anneler için çiçek ve kalp şeklinde kurabiyeler hazırladık. Kurabiyeleri beraber hazırladığım arkadaşımın oğlu Barış da anaokulunun müdavimlerinden, dolayısıyla bu durumda bir hazır alma olayı yok:-))))Anne bizzat çalıştı bu kurabiyeler için:-)))
Kreşteki kutlamaya ben de gitmiştim. Anneler de, çocuklar da kurabiyeleri çok beğendiler.

Kurabiye yapmayı çooooook seviyorum.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

SODALI EKMEK

Bu aralar sıcaktan tembelliğim mi tuttu ne bir heves başladığım ekmek yapma işini savsaklamaya başladım. Ekmek kokusunun dayanılmaz çekiciliği kilo verme derdinin dayanılmaz ağırlığına yenik düştü herhal. O buram buram kokarken "yok ben almiiim rejimdeyim" denmiyor ki... Bari eskilerde yaptığım bir tarifi paylaşayım sizinle;

1 kap ölçek su (oda sıcaklığında)
1/8 kap ölçek soda
2 yemek kaşığı zeytinyağ
3 kap ölçek un
1+1/4 tatlı kaşığı tuz
2 yemek kaşığı şeker
1+1/4 tatlı kaşığı Maya (aktif kuru)

Bir kenarda içilmeyi bekleyen soda şişelerine gözüm takılınca aklıma geldi sodalı ekmek yapmak, fena da olmadı. Soda ekmeğin daha güzel kabarmasını sağladı.Sonuçta pofuduk, yumuşacık, bembeyaz bir ekmeğim oldu. Resimde tepesi biraz çökmüş görünse de o benim aceleciliğimden oldu, soğumasını beklemeden kesmeye kalkmasaydım görüntüsü de gayet güzeldi...
Malzemeyi sırasıyla makineye koyup temek ekmek programında (1) kabuk rengi orta, 900gr. ayarıyla pişirdim.
Elbette ekmek makinede pişirilecek diye bir şart yok. Makine hamuru karıştırıyor, e eller ne işe yarıyor, yoğur, karıştır, makine hamuru mayalıyor, koy sıcak bir köşeye bekle mayalansın, makine pişiriyor, bi zahmet şekil verip fırına koy pişsin... Ama yok benim gibi işin kolayına kaçayım, ben malzemeyi koyup gerisine karışmayayım, o arada diğer işlerimi halledeyim, ekmek de el değmeden pişsin diyorsan ekmek makinası tam sana göre:-))) Afiyet olsuun...

15 Temmuz 2008 Salı

MİCKEY MOUSE PASTA-1

İşte bu pasta da Minik Murat için yapılan pasta. Murat 3,5 yaşında ve pasta babaannesinin ona süprizi. Torun sevgisi başka derler ya, işte Ayşe hanım da öylesine düşkün torunlarına. Sürekli onlar için birşeyler hazırlıyor, dikiyor, örüyor...Sırf yüzlerindeki mutluluğu görmek için özel bir günün gelmesini beklemeden pasta siparişi veriyor...
Biz de aldık çocukların dergilerini elimize, elimizden geldiğince benzetmeye çalışarak bu miki mouse lu pastayı hazırladık onlar için.
Bu büyüklükte miki mouse resmi bulamadığımızdan kalıp çıkarma şansımız olmadı,kalıpsız, kendim şekil vererek yapmak zorunda kaldım, sanırım başarılı da oldum. Siz ne dersiniz???


Herkese, süprizlerle yüzlerini güldürecekleri sevenlerinin olduğu bir yaşam dilerim.

11 Temmuz 2008 Cuma

PAPATYALAR VE UĞURBÖCEKLERİ

İYİ Kİ DOĞDUN DEFNEEEE Bu pasta kızımın sınıf arkadaşı sevgili Defne'nin doğum günü için yapıldı. Hani şu siparişini aldıktan sonra merdivenden uçuşa geçtiğim pasta bu pasta işte:-))


Söz ağızdan bir kere çıkar...Yaparım dediysem kolu da kırsam kafayı da o pasta yapılacak...Aslında bu sayede güzel de bir ortaklık başlamış oldu. Arkadaşım Sibel pastanın yapımında büyük bir zevkle bana yardımcı oldu ve bu işten öyle keyif aldık ki bundan sonra da beraber çalışmaya karar verdik. Pasta yapmak kesinlikle bağımlılık yapıyor:-)))

Defne'nin annesi sevgili arkadaşım Fatma ile pastanın şekli hakkında karar vermeye çalışırken Defne'nin ağzını arama işini de kızım üstlendi. Defne'nin üzerinde beyaz papatyalar olan bir pasta hayal ettiğini öğrenince Fatma da uğurböceklerini çok sevdiğini söyleyip kendisi için de uğurböceği istedi. Eee kelebekler de benden olsun...

Glikozla yaptığımız çiğ damlaları ile tam bir bahar pastası oldu.
Kutlama okulda yapılacaktı ve bu da beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Bir sınıf dolusu çocuk, diğer sınıflardan gelen çocuklar, öğretmenler..
Elimizde pastayla sınıfa girdiğimizde pastanın görünümü kısmını başarıyla atlattığımızı anladım, zira çocukların beğenisi ve hayranlığı yüzlerinden okunuyordu.
Pastanın tadına bakan çocukların çok beğendiklerini ifade eden sözlerini duymak ise tüm yorgunluğumu aldı götürdü.


Sevgili Defne'ye önündeki uzun yıllarda sevdikleriyle birlikte sağlıklı, mutlu, başarılı, güzel günler dilerim.


3 Temmuz 2008 Perşembe

ELMALI KURABİYE ve PDÇS-26


Evde bir türlü yenmeyen 3 tane elma sonunda elmalı kurabiye oldu. İyi ki de oldu, ben yaptım diye demiyorum, bir elmalı bu kadar mı güzel, bu kadar mı kıyır kıyır olur:-))) Son dakika ev halkından kurtardığım 3 tanenin fotoğrafını çekmeyi başarabildim.
Aslında arkadaşımdan aldığım tarifi deneme niyetiyle başladım işe ama yine dayanamayıp kendimce eklemeler yaptım ve bu tarif çıktı ortaya. Birkaç ay önce bir pastaneden (isim vermiyim reklama girer :-))))aldığımız elmalı kurabiyelere bayılmıştım, kıyır kıyır, nasıl böyle ağızda dağılıyor...ama soramadım tarifini tabi ki...Ayıptır söylemesi (niye ayıpsa...) benimkiler onlardan bile güzel oldu:-)

Bu kadar tavazudan sonra gelelim sevgili Huriyenin PDÇS-26 etkinlik daveti için hazırladığım elmalı kurabiyenin tarifine...

Hamuru;
  • 1 yumurta
  • 1 çay bardağı zeytinyağ
  • 1 çay bardağı sıvı krema
  • 50 gr. margarin (oda sıcaklığında)
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı vanilya
  • 1 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 tutam tuz
  • 2,5 su bardağı un

İç harcı;

  • 3 elma
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1/2 su bardağı ceviz

Üzeri için; pudra şekeri

Yapılışı;

Hamur için un hariç tüm malzemeyi iyice karıştırıyoruz, sonra unu eleyerek ilave ediyoruz. Yoğurarak ele yapışmayan ama yumuşak bir hamur elde ediyoruz. İç harcı hazırlayana kadar hamuru buzdolabında dinlendiriyoruz.

İç harcı için elmaları rendeleyip tavada soteliyoruz. Elmalar suyunu çekmeye başlayınca 1 kaşık toz şeker ilave edip kavurmaya devam ediyoruz. Son olarak tarçını ve dövülmüş cevizi ilave edip 1-2 dak. daha soteleyip soğumaya bırakıyoruz. Harç soğudukran sonra hamuru dolaptan çıkartıyoruz, ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak avucumuzda bastırıp düzleştirerek ovalleştiriyoruz, arasına harçtan koyup kapatıyoruz.170 C sıcaklıkta üzeri kızarmadan hafif pembeleşinceye kadar pişiriyoruz.

Soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpiyoruz.
Afiyet olsuuun.

instagram hesabım: @serzincan

Related Posts with Thumbnails