29 Ocak 2009 Perşembe

PRENSES KURABİYELERİ

İşteee bunlar da minik prensesler Cansın ve Canset'in prenses kurabiyeleri...
Bugüne kadar yaptığım kurabiyeler içinde belki de en keyif alarak yaptığım kurabiyeler bunlar, öyle ki yaptıktan sonra şöyle geri çekilip çekilip seyrettim:-)))

Güzzeeelce jelatinlenip organze kurdelelerle bağlanan kurabiyeler sepete kurulmadan önce bol bol fotoğraflandılar. Nasıl olduysa bu sefer fotoğraf çekmeye zaman bulabilmişim...

E bu kadar fotoğraf çekmişiz boşa gitmesin di mi ama, sağdan soldan, tüllü tülsüz, jelatinli çıplak bakın gari:-P
Sevgili Burçak bana mesaj yazmış, yeni yıl hediyelerini almadın mı diye...Ben de saf saf yazdım ona "aldıııım, hatta Hülya'ya da bildirip teşekkür ettim " diye. Burçak'tan gelen ikinci mesajla ayıldım işe, daha doğrusu ayıltıldım; hediyeleri yayınlamam gerekiyordu...Ben ikizlerin pastalarına öyle dalmışım ki daldığım yerde kalmışım:-)

Diyorum ben size, tatil ayarımı bozdu diye...tatil gelene kadar yoğun bir tempo, tatilin yaklaşma heyecanı...Tatil geldiğinde de hepten koptum...Yularım çocukların elinde bir o yana bir bu yana...Daha hafta bitmeden ne bowling kaldı, ne buz pateni, ne sinema, ne oyun salonları...

Postların yayın saatlerine bakarsanız...gecenin biri, ikisi...Ancak kendime zaman ayırabildiğim saatler...Dolayısıyla hediyelerimin fotoğraflarını bu posta yetiştiremedim, hemen yarın fotoğrafları ayarlayıp en kısa sürede yayınlayacağım, acaba şimdi mi yapsam...Yok yok saat gecenin ikisi olmuş, yarın zombi gibi gibi gezmemek için affınıza sığınarak bu işi yarına ertelemek zorundayım..Hülyacım nolur kusuruma bakma ve tekrar teşekkürler...


26 Ocak 2009 Pazartesi

MİNİK PERİ PASTASI-2

İşte minik peri pastalarımızın ikincisi, prenses Cansın'ın pastası...
Bu peri birazcık tombiş bir peri oldu:-)))) Ama ben çok sevdim, tam tombiş ve masum bir yüzü oldu...Yaparken büyük keyif aldım...
Nihayet okullar da kapandı, heyoooooo...Yuh dedirtecek kadar çok tatil ödevimiz olsa da(ödevimiz diyorum, çünkü o ödevler asla sadece çocuklar tarafından yapılmıyor, anneeee bi geeell şeklinde tamamlanıyor:(...) tatil güzel bir şey valla...Okullar kapandığından beri nerde dum dum orda Zübeyde misali gezip tozuyoruz. Ekonomimiz için pek de hayırlı olmayan bu durumdam çocuklar çok memnun...

Gezmek tozmak benim için de iyi hoş da biraz da evde kalayım, ne zamandır ihmal ettiğim blogları gezeyim, kalk gidelim vaziyetindeki evi toparlayayım, kitaplarımı okuyayım, bekleyen puzzlelarımı yapayım ve hatta yan gelip yatayım istiyorum...

Ben çocukken "tatlı cadı" dizisi vardı, şimdi de benzeri diziler var ama hiç biri onun kadar güzel değil, hatta öyle abidik gubidikleri var ki çocukların izlemesine izin vermiyorum bile...Tatlı cadı Sementa'yı izlerken hep keşke benim de böyle bir gücüm olsa, burnumu kıvırsam ( onu da hiç beceremedim...) tüm işlerim halolsa diye düşünürdüm, hala aynı hayalleri kuruyorum:-)) Yok mu şöyle bi peri meri gelse de evi derlese toparlasa...Acaba çok içten istesem Gepetto'nun Pinokyo'su gibi benim minik periler de canlanmaz mı ki:-P Ama canlansalar benim sözümü dinleyecekleri ne malum, işin içinde "beni niye şişko yaptın, senin yüzünden hep diyet mi yapıcam ben" diye fırça yeme ihtimali de var, ya da daha kötüsü "nerdeee o beni şişko yapan pastacıııı" diyerek beni kurbağaya çevirmeyeceği ne malum...hem zaten artık o periler benim yanımda da değil...tatil bana yaramadı, adaptasyon sorunu olsa gerek saçmalamaya başladım:-)))) Bir hayal ancak bu kadar kabusa çevrilirdi herhalde:-)))))
Güzel hayallerinizin hep güzel kalması dileğiyle....

22 Ocak 2009 Perşembe

MİNİK PERİ DOĞUMGÜNÜ PASTASI-1

5 yıl önce iki küçük peri kızı dünyaya gelmiş, anneleri birinin adını Cansın diğerininkini Canset koymuş, birini Balkızım diğerini Cankızım diye sevmiş...Yıllar yılları kovalamış Ankara'nın Canları 5 yaşlarını bitirmiş, 6. doğumgünleri gelmiiiiş...Hikayenin burasında annelerinin ikizanneleri grubundan Sibel teyzeleri de dahil olmuş. Annelerinin isteği üzerine minik peri kızlarına hem kreşte hem de evde kutlayacakları doğum günleri için pastalar hazırlamış, hatta hızını alamamış küçük prensesler için prenses kurabiyeleri hazırlamış...
Sibel'in mutfağından 4 pasta çıkmış, dördü de afiyetle yenmiiiş...

Peri masalımız burada bitmedi, yeni başlıyor:-)))Evet ikizanneleri Ankara grubundan güzel arkadaşım Gülru aylar öncesinden minik kızların doğumgünü için siparişini vermişti. İkizlerin ikisi de kız bile olsa pastaları ayrı olacak, prenses pastaları olacak...
Sonra kreşte de kutlama yapmaya karar verince pastalar dörtledi...Ben de keşteki kutlama için üzerinde minik periler olan pastalar yapmaya karar verdim. Bu pasta birincisi, Canset için hazırladığım pasta...


İşte bunlar da gerçek periler, Cansın ve Canset...

Sırayla diğer pastaları ve kurabiyelerini de yayınlayacağım...Cansın ve Canset'in yeni yaşlarını tekrar kutluyor onlara kocaman gülücüklerle dolu bir yaşam diliyorum....

Bu postun resimlerini yayına hazırlarken maille "Fairytale Cake Contest", "peri masalı pasta yarışması" konulu bir yarışma düzenlendiği haberi geldi, önce bu pastanın resmini göndermeyi düşünmüştüm , sonra ev halkının oylarıyla diğer pastalardan birini seçtim, bakalım doğru bir seçim olmuş mu:-P


Minik perimiz yukarıdan bize bakadursun ben de gecikmiş mim sorularımı yanıtlayayım... Betülcüğüm beni mimlemiş...Aslında diğerlerinden biraz farklı ama keyifli bir mim bu...
Mim konusu şöyle:
1- Yakınınızda bulunan ilk kitabı elinize alın.
2- 161'inci sayfayı açın.
3- 5'inci cümleyi bulun.
4- Blog sayfasına yazın.
5- En güzel cümle veya en güzel kitabı seçmeyin !sadece en yakınınızda bulunan ilk kitabı alın.
6- 5 blog arkadaşınıza yollayın.
Yakınımdaki ilk kitap henüz okumaya başladığım ve sevgili Hülya'nın bana yılbaşı armağanı olan kitaptı, Başucumda Müzik-Kürşat Başar... Açtım 161. sayfayı, o da ne, sayfa bölüm sonu ve sadece 3 cümle var sayfada...Son cümle biraz uzun ama neticede 3. cümle, olmaz dedim aldım elime ikinci sırada okunmayı bekleyen kitabımı...Hoppalaaaa 161. sayfa bölüm başlık sayfası (sayfada sadece Noel Balığı yazıyor:-))))Şaka gibi...Sırada yeni aldığım iki kitap daha var ama yok bu böyle olmaz...Kural kuraldır. İlk kitaptaki uzuuuun üçüncü cümle bu mimde yeralmayı hakediyor bence, ben o cümleyi 5. cümle ilan ettim...ve yazıyorum (Betül seni pişman etim di mi heheheheh...Ay diğer kitabın 161. sayfasında ne vardı acaba:-)))))
"Kimbilir, belki de kaybolduğumuzu, bir sonraki adımda ne yapacağımızı bilmediğimizi düşünürken, aslında önümüze çıkan o şifreleri, doğru okuyamadığımız, hatta çoğu kez onların farkında bile olmadığımız için yanlış yöne gidiyoruz."
Ve benim mimlediklerim; Pınar, Selcen, Özay, Gönül ve Özlem
Hepinize şifreleri doğru okuyabildiğiniz günler dilerim:-)))))))

18 Ocak 2009 Pazar

SMILEY COOKIES


Yine uzun bir aradan sonra nihayet bloguma el atabildim. Yılbaşı geçeli 18 gün olmuş benim blogumda yılbaşı ağacı hala ışıl ışıl...Sadece blogumda olsa iyi, evdeki yılbaşı ağacı da henüz kaldırılmış değil, beni bekliyor...Her sene hep böyle olur, yılbaşına ancak 1-2 gün kala vakit bulup kurabildiğim yılbaşı ağacı kaldırılmak için de beni beklediğinden haftalaaarca bekler... Aslında ben seviyorum ağacımı, hani bana kalsa tüm yıl boyunca dursa hoşuma gider...Ama eve gelen herkesin "aaa ağacı kaldırmadınız mı halaaa?..." sorusuna laf yetiştirmekten bunalıp sonunda pes ediyorum. Blogumdaki ağacı topladım, darısı evdekinin başına (niye hep ben topluyorum bu ağacı yaaa...)

Yılbaşı ile bu kurabiyelerin arasında bağlantı kurmamı bekliyorsanız boşuna beklemeyin, çünkü yok:-)) Yazılarımı takip edenler Türkçenin yozlaştırılması ve yanlış kullanılması hakkındaki fikirlerimi bilir. Yazının başlığına bakıp da fikirlerim değişti sanmayın ( ya kim alıştırdı beni böyle sürekli yanlış anlaşılma endişesiyle açıklamalar yapmaya...) Bu kurabiyelerin adı Smiley Cookies hatta tam adıyla Pelin's Smiley Cookies, zira bu kurabiyeler benim minik kurabiyem Pelin'in İngilizce ödevi...
Şöyle ki, İngilizce dersi için verilen ödevde bir ürün hazırlamaları, bu ürünün ambalajını, sloganını vs. belirleyip sınıfta ürünü tanıtmaları istenmiş. Bir çeşit pazarlama olayı yani... Pelin de benden kurabiye yapmamı istedi ve bu kurabiyeleri onunla birlikte hazırladık... Hazırlarken çok da eğlendik... Sonra oturduk bir de tanıtım metni yazdık, hem de kafiyeli mafiyeli:-)))Kurabiyelerimiz fotoğraflanıp hazırladığımız kutunun üstüne şiirsel metiniyle birlikte güzelce kuruldular.
Kutunun içinde de tüller arasından gülümseyen rengarenk kurabiyeler... Öğretmen ilk gördüğünde biraz paniklemiş " ay ben böyle ayrıntılı bir şey yapmanızı istememiştim, yani... kem küm..." ne dese bilememiş, hani veliler "bu ne kardeşim böyle de ödev istenir mi" falan diye bağırınır diye korktu zaar, bilmiyor ki garibim Pelin'in annesi kafayı kurabiye ve pastayla bozmuş bir kaçık... "yok öğretmenim siz istediniz diye değil biz öyle istediğimiz için böyle yaptık"...falan diye rahatlatmış öğretmeni benimki:-))) Öyle rahatlamış ki hatta tenefüste tekrar gelip kalan kurabiyeleri öğretmenler odasına götürmüş, arkadaşlar da görsün hesabı:-)))


Bilin bakalım sınıftaki sunumların sonunda kimin ürünü en beğenilen ürün seçilmiş:-))))) Sınıftan artan kurabiyeler öğretmenler odasında da arzı endam ettikten sonra ürünümüzün kutusu etkinlik standında yerini almış bile...

Kurabiyelerimiz gibi gülümseten günler dilerim hepinize...

3 Ocak 2009 Cumartesi

KARDANADAM AİLESİ YILBAŞI PASTASI

Bugün Ankara yine karlar altında. Bütün gece yağan kar ile sabah heryer bembeyazdı...Şeytan bırak sınavlarını falan, sal çocukları bahçeye, yılbaşı pastasının üstündeki kardanadamları bahçeye yapsınlar dedi...Şeytana uydum mu peki?...Uydum, ama azıcık çalıştıktan sonra:-)))Daha önce de yazmıştım, karın tuhaf bir enerjisi var diye...Bundan mıdır bilinmez daha bi duygusal oluyorum kar yağdığında...Dün akşamdan beri ara ara ekmek parçalarını ufalayıp balkonumdan serpiştiriyorum, birazı balkona birazı bahçeye...Kısa süre sonra hiç kırıntı kalmıyor. Siz de yapın bunu, kar altından yiyecek bulmaya çalışan kuşlar kısa sürede balkonunuzu tertemiz, kırıntısız bırakıyor, merak etmeyin...
Bir ara kızım "annnee çabuk geeell ama yavaaş" diye bağırdı. Çabuk ama yavaş...Ne olduğunu anlamak için gittiğimde ben diyim 10 siz diyin 20 serçeyi kızımın penceresindeki demirlere konmuş buldum (yavaş gürütü yapma anlamındaymış:))) Çok güzel bir görüntüydü ama akıl edip de fotoğraflarını çekmemişim :-(
Fotoğraf çekme konusunu bir türlü bir düzene sokamadım, görüldüğü üzere yılbaşı pastamızın da doğru dürüst bir fotoğrafını çekememişim...Ya ışık uygun değil, ya arka fon...Hep aceleden bunlar...Aslında sizlerle paylaşacaklarım arasında pastayla birlikte bir de "kurabiye ev" vardı. Çatısında bonibonlar, royal icingle yapılmış süslemeleri olan bir ev.Hansel ve Gratel masalındaki gibi...Ne yazık ki fotoğraflanana kadar başına ufak bir kaza geldi ve buuumm. Ev dağıldı tarifi kaldı yadigar...Biz parçaları yedik, valla tadı güzeldi:-))))
Eveeet artık gelelim yılbaşı pastamıza...Bu pastayı yaparken müthiş keyif aldım. Bu sene dışarı çıkıp kardan adam yapamamıştım henüz ama şeker hamurundan kardan adamları yaparken de en az o kadar eğlendim.
Pastayı kızım sipariş verdi...Ya noel babalı ya da kardan adamlı olacakmış...Her yer noel babalarla doluyken ben biraz daha bize özgü olan, çocukluğumdan kopup gelen anılarla kardan adam ailesi yapmayı tercih ettim. Aslında iki çocuklu bir aile olacaktı, aynı bizim gibi, ama başka hazırlıklara da vakit kalsın diye 3 kişilik bir aileyle yetindim. Ailecek şeker hamuru kaplı pastadan ziyade ganaj kaplı pastaları tercih ediyoruz. Bu yüzden pastayı ganjla kaplayıp kremadan karlar yapmayı tercih ettim.Bir yıl daha yerini yenisine bırakırken bu aralar çok beğendiğim bir sözü hatırlatmak istiyorum; ne dilediğine dikkat et, gerçek olabilir.
Not: Edacığım özgür şef başlıklı yazının son satırını okudum:-)) Azcık daha sabret yakında kurs haberi gelecek;-)