Uzun zamandır yayımlamayı istediğim ama bir türlü yapıp da fotoğraflayamadığım bir tarif bu: ERZİNCAN ÇORBASI. Bu çorba bizim aile çorbamız, soyadımızı taşımasının yanı sıra eşimin babaannesinden süregelen (daha öncesini ben bilmiyorum...) geleneksel bir lezzettir de diyebilirim. Tarifi babaanneden öğrenmek kısmet olmadı bana, haladan öğrendim... Uzun zamandır yapmadığımdan spontan bazı değişiklikler de yapmış olabilirim...
Zaten çok istediğim, yapacağım pastayı bile tasarladığım halde
pastakolik etkinliğine katılamamıştım, son gündü ama hasta hasta o pastayı yapmama imkan yoktu. Sevgili arkadaşlarımın
Diyet etkinliğine de yetişememiştim...Bari aile çorbamızı yapayım da çorba etkinliğine katılayım dedim...Bi koşu eksik malzemelerimi aldım çorbayı yaptım, fotoğrafını çektim, yazısını yazmaya başladım...link vermek için Lama'nın sayfasını açtım ki...Ohooo ben günleri karıştırmış olmalıyım ki Lama kapanış konuşmasını yapmış bile:-(( Üstelik bir Erincan çorbası daha var... (gerçi baktım tarifler farklı, herkes kendi yorumunu katıyor yemeğine) Ben de bıraktım yazmayı...
Araya bir pasta (fotoğraflanamamış), bir kurabiye, bir de yalancıktan parfe (tarifi yakında gelecek...) girdi...
Bu arada hastalığım yanımda içilen sigaraları engelleyemediğim için larenjite dönüştü:-((
Ben de bir zamanlar sigara içiyordum, ama sigaradan rahatsız olan veya hasta olan kimsenin yanında içmemeye özen gösterdim hep...Sırf eşim sigardan nefret ediyor diye içtiğim seneler boyunca evde bir kere bile sigara içmedim. Özgürlük kavramını başkalarını rahatsız edecek derecede serbest davranabilmekle karıştırmamak lazım...
Şu anda sesim hiiiiç çıkmıyor. Hatta biriyle telefonla konuşmaya kalksam, hasta olduğumu bilmeseler kesin beni fısıltıyla konuşan telefon sapıklarından sanacaklar...Durumum evde de genel bir sessizliğe sebep oldu...Ben sesimi yormamak için ve de zaten ancak o kadar çıktığından fısıltıyla konuşuyorum... baktım çocuklar da bana fısıltıyla cevap vermeye başlamışlar, ama farkında bile değiller:-)))) sanki benim kulaklarım da sesten rahatsız oluyormuş gibi ben fısıldadıkça onlar da fısıldıyor:-)))) Çok güldüm hallerine. "Size noluyor, siz niye böyle konuşuyorsunuz?" deyince farkettiler, onlar da kendi hallerine gülmeye başladılar...
Malum rejimdeyim, baktım salatalık bitmiş...eşimi aradım gelirken alsın diye...Ama bende ses çıkmıyor, telefonda fısırfısır salatalık diyen bir ses...hani korku filmlerinde fısıltıyla konuşan telefon sapıkları vardır ya, aynen o hesap...Akşam boyunca eşim fısıltıyla ve biraz da heceleri uzatarak, "salatalıııkk...salatalıııık" diye eğlendi benimle:-)))
Konuşmayı ziyadesiyle seven ben, sesim çıkmayınca kendimi yazmaya verdim, ama yeni tarif ve resimler eklemeye gücüm yetmedi...Zaten resimleri ve taslak yazısı hazır olan çorbayı yayımlayayım bari dedim...Bir başladım yazmaya, ooo konuşamayıp içimde biriktirdiklerimi tıkır tıkır döşenmişim... Halim olsa neler yazacaktım kim bilir:-)) Neyse, bundan sonra daha keyifli haberler veririm umarım...
Eh, artık çorbaya geçmenin zamanıdır...
Malzemeler:
- 100 gr. kadar yağsız kıyma
- 1 yumurta
- 1 limonun suyu
- 3-4 yemek kaşığı yoğurt (tepeleme)
- 4-5 diş sarmısak
- 1 yemek kaşığı salça
- 3 yemek kaşığı un
- 1 lt. su (az gelirse ilave edilebilir)
- Tuz
- Karabiber
- Tereyağ
- Nane
- Biraz spagetti makarna (dereotu demeti kadar, tuhaf bir tanımlama oldu ama göstermeden başka türlü de tanımlayamadım:-))) Makarna yerine erişte de kullanılabilir ama özellikle yarım paket pişirilmiş makarnanın kalanı 2-3 sefer çorba için kullanılabilir, demek ki yarım paket makarnanın yaklaşık 1/3 ünü kullanıyoruz:-)))
Kıymaya sadece tuz ve karabiber ilave ederek nohut büyüklüğünde toplar yapıyoruz. Kıyma toplarını birbirine yapışmaması için un koyulmuş tabağa koyuyoruz ve arada tamamen una bulanmaları için tabağı sallıyoruz. Suyu kaynatıyoruz, yarısını bir tencereye boşaltıp,suda açtığımız 1 kaşık salçayı ekliyoruz, elenerek fazla unundan arındırılmış köfteleri, 2-3 cm. olarak kırdığımız spagetti makarnayı bu suda haşlıyoruz. Diğer tarafta derin bir kapta tabakta kalan unu, limon suyunu, yumurtayı ve yoğurdu boza kıvamına gelene kadar karıştırıyoruz, içine ezilmiş sarmısağı ilave ediyoruz.
Makarna pişme kıvamına geldiğinde kaynamakta olan suya bu karışımı azar azar dökerek ilave ediyoruz ve karıştırıyoruz. Kalan kaynamış suyu da ilave ediyoruz. 1-2 taşım daha kaynattıktan sonra, bir tavada erittiğimiz tereyağında naneyi yakıp çorbanın üzerine çozurdatıyoruz. Böylece ilk çorba tarifimizi de eklemiş oluyoruuz.
Afiyetler olsuuuun.
Not: Bana geçmiş olsun dileklerini ileten ve yorumlarıyla moral veren herkese çok teşekkür ederim